Hamile komşumu siktim

Selam, ben Gürkan. O günleri düşündüğümde hala kalbimin nasıl delicesine çarptığını, bedenimin nasıl ateşler içinde yandığını hissedebilirim. Her şey o kavurucu yaz gününde başladı, komşumuz Saliha’nın hamileliğiyle birlikte hayatımın akışı değişti. Saliha, benden yaşça büyüktü, olgunluğuyla her zaman dikkatimi çekmişti. Kocası ise onun ihtiyaçlarını karşılamıyordu, bu da onu giderek daha yalnız ve huzursuz hale getiriyordu. Ben de o zamanlar gençtim, hayatın monotonluğuna kapılmış, her günün benzerliğini yaşıyordum. Ta ki o gün gelene kadar.

Saliha’nın hamileliği ilerledikçe, onun değişimini gözlemlemek hem ilginç hem de beni gizli bir şekilde heyecanlandırıyordu. Vücudu yavaş yavaş şekil değiştiriyor, göğüsleri büyüyor, karnı yuvarlaklaşıyordu. Ama en dikkat çekici olan, onun gözlerindeki o yalnızlık ifadesiydi. Kocasının ilgisizliği, onun içini kemiriyor gibiydi. Ben de onun bu halini gördükçe, içimde bir merak, bir arzu uyanıyordu. Acaba ne hissediyordu? Ne istiyordu?

O gün, evde yalnızdı. Ben de bahçe işleriyle uğraşıyordum, ter içindeydim. Birden kapı çalındı. Sesini tanıdım, Saliha’ydı. Kapıyı açtığımda, karşısında duran hamile kadını görmek beni şaşırttı. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı, hem utangaç hem de azgın. “Gürkan, biraz yardımına ihtiyacım var,” dedi, sesi neredeyse fısıltı gibiydi, ama içinde bir ateş gizleniyordu.

İçeri girdiğinde, onun vücut dilini gözlemledim. Elleri titriyordu, gözleri yerdeydi, ama beden dili başka şeyler anlatıyordu. “Ne oldu Saliha?” diye sordum, ama içimde bir ses, bunun sıradan bir yardım talebi olmadığını söylüyordu. O an, onun gözlerine baktım ve orada gördüğüm şey beni şaşırttı. Arzuydu, saf ve yoğun bir arzu.

“Kocam… o… beni ihmal ediyor,” dedi, sesi kırılgan ve üzgündü, ama sözlerinin altında bir istek yatıyordu. “Ben… ben yalnızım, Gürkan. Çok yalnız.” Sözleri havada asılı kaldı, aramızdaki gerilim giderek artıyordu. Ben de ne diyeceğimi bilemez haldeydim, ama onun bu halini görmek, içimde bir ateş yakmıştı.

Birden, bana yaklaştı. Elleri omuzlarımdaydı, nefesi ensemde hissediyordum, sıcak ve ağır. “Sen… sen gençsin, Gürkan. Beni anlarsın, değil mi?” dedi, sesi neredeyse yalvarır gibiydi, ama içinde bir emir gizleniyordu. O an, onun ne istediğini anlamıştım. Bunu yapmam doğru muydu? Aklım karmaşıktı, ama vücudum başka şeyler söylüyordu.

Ellerini belime dolaştırdığında, artık geri dönüş yoktu. Onu itmek yerine, kollarımla sardım. Dudaklarımız buluşurken, onun arzusu beni sarmıştı. Öpüşmemiz giderek yoğunlaşıyordu, dili dudaklarımın arasından içeri girerken, ben de onun boynuna doğru ilerliyordum. Elleri bedenimi sıkıca tutuyor, parmaklarım derimi hissediyordu.

Onu yavaşça yatak odasına götürdüm. Yatağın kenarına oturdu, gözleri hala benimkilerle kilitliydi. “Beni istiyor musun, Gürkan?” diye sordu, sesi neredeyse bir fısıltıydı, ama içinde bir meydan okuma vardı. Ben de sadece başımı salladım, sözlere gerek yoktu.

Elbiselerini yavaşça çıkarmaya başladım. Hamile vücudu, her zamankinden daha çekici görünüyordu. Göğüsleri büyümüştü, karnı yuvarlak ve yumuşaktı. Ama en dikkat çekici olan, göğüslerinin ucundaki o hafif şişkinlikti. Süt gelmeye başlamıştı, bunu hissedebiliyordum. Meme uçları pembe ve sertti, parmaklarımın altında titriyordu.

Onu yatağa yatırdım, vücudum onun üzerine eğildi. Göğüslerine dokunduğumda, onun inlemesi beni daha da azgınlaştırdı. Parmaklarımla meme uçlarını okşarken, süt damlaları parmaklarımın arasından süzülüyordu. Bu görüntü beni çılgına çevirmişti. Süt kokusunu duyuyor, bedeninin sıcaklığını hissediyordum.

“Seni istiyorum, Saliha,” dedim, sesim kalın ve arzulu. “Bana ait ol.”

Onu domaltmak, benim için bir egemenlik göstergesiydi. Elleri yatağın kenarında, vücudu bana açık bir şekilde duruyordu. Eteğini kaldırdım, iç çamaşırını yavaşça çıkardım. Kalçaları, hamileliğine rağmen hala sıkı ve çekiciydi. Teninin yumuşaklığını hissediyor, kalçalarının arasından gelen ısıyı duyuyordum.

Parmaklarımla onun ıslaklığını hissettim, zaten hazırdı. Amcığı ıslak ve sıcak, parmaklarımı içine aldığında inledi. “Senin için hazırım,” dedi, sesi neredeyse bir iniltiydi. Ben de onu bekletmedim. Pantolonumu çıkardım, sertleşen yarrağım onun önünde duruyordu.

Onu yavaşça içine aldım, her hareketimde onun inlemeleri beni daha da azgınlaştırıyordu. Göğüslerinden süt damlıyordu, bu görüntü beni çılgına çevirmişti. Onu daha derin ve hızlı bir şekilde sikmeye başladım, her vuruşumda onun vücudu titriyordu. Amcığı sımsıkı sarıyordu, yarrağımı içine çekiyordu.

“Ah, Gürkan… evet… böyle…” diye inliyordu, sesi odada yankılanıyordu. Ben de onun bu halini görmekten büyük zevk alıyordum. Onu domine etmek, onun ihtiyaçlarını karşılamak, beni güçlendiriyordu. Ter içindeydik, nefeslerimiz birbirine karışıyordu.

Dakikalar geçti, ama zamanın nasıl aktığını anlamadım. Saliha’nın vücudu giderek geriliyor, nefesi hızlanıyordu. Ben de onun orgazmına yaklaştiğini hissediyordum. Son bir hamleyle, onu doruk noktasına çıkardım. Vücudu titrerken, süt damlaları göğüslerinden akıyordu.

“Evet… evet…” diye inledi, sesi neredeyse bir çığlık halini almıştı. Ben de onun bu halini görmekten büyük bir tatmin duymuştum. İçinde boşaldım, menim onu doldururken, onun vücudu benimkine sıkıca sarılıyordu. Yarrağım amcığında nabız gibi atıyor, her damla menimi onun içine akıtıyordu.

Sonrasında, yatağa yorgun bir şekilde düştük. Saliha’nın nefesi düzene giriyordu, gözleri kapalıydı. Ben de onun yanında yatarken, ne yaptığımın farkına varmaya başladım. Bu, sadece bir cinsel ilişki değildi. Bu, iki yalnız insanın birbirini bulması, ihtiyaçlarını karşılamasıydı.

Ama aklımda sorular vardı. Bu, bir kerelik miydi? Yoksa devamı gelecek miydi? Saliha’nın gözlerinde gördüğüm o yalnızlık ifadesi, beni düşüncelere boğuyordu. Onu tekrar görmek, onun ihtiyaçlarını karşılamak ister miydim? Yoksa bu, sadece bir anlık tutkuydu?

O gece, bu sorularla uykuya daldım. Saliha’nın vücudu hala benimkinin yanında sıcak ve yumuşaktı. Ama yarın ne getireceğini bilmiyordum. Bu ilişki, nerelere varacaktı? Tek bildiğim, hayatımın artık aynı olmayacağıydı.