kapalı kıza sakso çektirdim arabada

Yağmurun sert damlaları camlara vururken, arabayla şehrin ıslak sokaklarında dolaşıyordum. Akşamın serinliği, arabanın içine kadar sızmıştı. Radyodan gelen müzik, yağmurun ritmiyle yarışırcasına çalıyordu. O an, sadece sürmek ve düşünmek istiyordum. Ta ki o kızı görene kadar.

Çıtıpıtı bir kız, yağmurun altında ıslanmış halde, bir durağın altında sığınacak yer arıyordu. İnce beli, uzun saçları ve küçük bedeni, yağmurun altında neredeyse kaybolacak gibiydi. Arabayı yavaşlattım ve camı açtım. “Atla, seni ıslanmadan eve bırakayım,” dedim, sesim yağmurun gürültüsünde neredeyse kaybolurken.

Kız önce tereddüt etti, gözleri korkuyla doluydu. Ama sonra omuzlarını silkti ve arabaya doğru koştu. Kapıyı açtı ve içeri atladı. Islak saçları yüzüne yapışmış, elbisesi neredeyse şeffaflaşmıştı. “Teşekkür ederim,” dedi, sesi titriyordu.

“Rica ederim,” dedim, gülümseyerek. “Adım Fatih.”

“Ben de Ece,” dedi, elini uzattı. Eli soğuk ve nemliydi, ama dokunuşu sıcak ve samimiydi.

Arabayı yeniden harekete geçirdim. Yağmurun sesi, camlara vururken, Ece’nin ıslak saçları yavaş yavaş kuruyordu. “Nereye gidiyordun böyle yağmurda?” diye sordum, sohbeti başlatmak için.

“Bir arkadaşımın evindeydim, ama yağmur başlayınca çıkmak zorunda kaldım,” dedi, omuzlarını silkti. “Otobüs bekliyordum, ama sanırım şanslı günümdeyim.”

Gülümseyerek ona baktım. “Evet, şanslısın. Ama bu yağmurda otobüs bulmak zor olurdu.”

Sohbetimiz yavaş yavaş ısındı. Ece, üniversite öğrencisi olduğunu, sanat tarihi okuduğunu anlattı. Ben de kendimden bahsettim, küçük bir reklam ajansında çalıştığımı, ama asıl tutkumun fotoğrafçılık olduğunu söyledim. Konuşa konuşa, şehrin dışına doğru ilerliyorduk.

“Burası biraz tenha, değil mi?” dedi Ece, etrafına bakınarak. “Eve yakın mıyız?”

“Aslında, burası biraz daha keyifli bir yer,” dedim, arabayı kenara çekerek. “Burada bir süre duralım, biraz sohbet edelim. Hem, bu yağmurda eve gitmek de pek iyi fikir değil.”

Ece tereddüt etti, ama sonra gülümsedi. “Peki, neden olmasın?”

Arabadan indik ve yakınlardaki bir markete doğru yürüdük. Yağmurun altında, el ele tutuşarak ilerliyorduk. Marketin içine girdik, ısınmak için bir şeyler almak istedim. Ece, bira reyonuna doğru yöneldi. “Biraz alkol, bu soğuğa iyi gelir,” dedi, gülümseyerek.

Ben de katıldım. “İyi fikir.”

İki şişe bira aldık ve arabaya döndük. Yağmurun sesi, arabanın içinde daha da yoğunlaşmıştı. Biraları açtık ve içmeye başladık. Ece, biranın tadını çıkarırken, gözleri parlıyordu. “Bu, tam da ihtiyacım olan şeydi,” dedi.

“Memnun oldum,” dedim, ona gülümseyerek.

Sohbetimiz giderek daha samimi bir hale geliyordu. Ece, hayatından, hayallerinden bahsetti. Ben de kendi hikayelerimi anlattım. Biralar bitmek üzereyken, Ece birden bana döndü. “Fatih, sana bir şey sormak istiyorum,” dedi, sesi ciddileşmişti.

“Tabii, ne sormak istiyorsun?”

“Sen… böyle anlarda ne yaparsın?” diye sordu, gözleri yere bakıyordu.

Anlamadım önce, ama sonra ne demek istediğini kavradım. “Ece, ne demek istediğini anlayamadım,” dedim, gülümseyerek.

O, yüzünü kaldırdı ve bana baktı. Gözlerinde bir ateş yanıyordu. “Biliyorum, bu biraz tuhaf olacak, ama… ben… bakireyim,” dedi, sesi neredeyse fısıltı halindeydi.

Şaşırdım, ama aynı zamanda heyecanlandım. “Tamam, anlıyorum,” dedim, sakin bir sesle. “Hiçbir sorun yok.”

Ece, bir an için suskun kaldı, sonra birden bana yaklaştı. “Ama… seni çok istiyorum,” dedi, sesi titriyordu. “Sana dokunmak istiyorum.”

Kalpim hızla atmaya başladı. Ece’nin gözlerindeki arzu, beni de sarmıştı. Ona yaklaştım ve yavaşça öptüm. Dudakları yumuşaktı, tatlı bir tad bırakıyordu. Öpüşmemiz giderek daha tutkulu bir hale geldi.

Elimi yavaşça beline doğru kaydırdım, bedeninin sıcaklığını hissediyordum. Ece, benim boynuma sarıldı, nefesi sıcak ve hızlıydı. “Seni istiyorum,” fısıldadı kulağıma.

Arabanın arka koltuğuna geçtik, yağmurun sesi bizi sarmıştı. Ece’nin elbisesini yavaşça çıkardım, bedeninin güzelliğine hayran kaldım. İnce beli, küçük göğüsleri ve düz karnı, mükemmeldi. Ona dokunmak, onu hissetmek istiyordum.

Ece, benim gömleğimi çıkardı, elleriyle bedenimi okşamaya başladı. “Sen de çok yakışıklısın,” dedi, gülümseyerek.

Onu yavaşça yatırdım, bedenim onun üzerine eğildi. Dudaklarım boynuna, omzuna, göğüslerine doğru ilerliyordu. Ece, zevkten inliyordu, bedeninin her noktası ateş gibiydi.

Ellerim, bedeninin her köşesini keşfe çıktı. İnce belini, düz karnını, küçük göğüslerini okşadım. Ece, zevkten titriyordu, bedeninin her noktası benim dokunuşlarımı bekliyordu.

Onun pantolonunu çıkardım, iç çamaşırını yavaşça indirdim. Bacakları arasını gördüm, tertemiz ve sıkıydı. Ece, utançtan yüzü kızarmıştı, ama gözlerindeki arzu her şeyi anlatıyordu.

“Sana dokunmak istiyorum,” dedim, sesi yumuşak ve sevecen.

Ece, başıyla onayladı. “Lütfen, yavaş ol,” dedi, sesi titriyordu.

Parmaklarım, bedeninin en hassas noktasına doğru ilerledi. Ece, zevkten inledi, bedeninin her noktası gerilmişti. Parmaklarım, onun ıslaklığını hissediyordu, bedeninin hazır olduğunu anladım.

Onu yavaşça öpmeye devam ettim, bedenim onun üzerine eğilmişti. Ece, benim sikimi hissediyordu, bedeninin her noktası benim için titriyordu.

“Seni istiyorum,” dedim, sesi tutkulu.

Ece, bana baktı, gözlerinde bir ateş yanıyordu. “Ben de seni istiyorum,” dedi, sesi neredeyse fısıltı halindeydi.

Onu yavaşça yatırdım, bedenim onun üzerine eğildi. Sikim, bedeninin en hassas noktasına doğru ilerliyordu. Ece, zevkten inliyordu, bedeninin her noktası gerilmişti.

Ama o an, Ece birden durdu. “Bekle,” dedi, sesi ciddileşmişti. “Ben… ben bakireyim, unuttum.”

Şaşırdım, ama aynı zamanda anladım. “Tamam, sorun değil,” dedim, sakin bir sesle. “Sadece sakso çekmek ister misin?”

Ece, gülümsedi. “Evet, lütfen.”

Onu yavaşça oturttum, bedenim onun önüne eğildi. Ece, benim sikimi elleriyle tutmaya başladı, bedeninin her noktası benim için titriyordu.

Sikimi yavaşça ağzına aldı, diliyle okşamaya başladı. Ece, sakso çekmeyi biliyordu, bedenimin her noktası zevkten titriyordu.

Onun ağzında, sikim giderek büyüyordu. Ece, derinlemesine emiyordu, bedenimin her noktası onun için titriyordu.

“Ah, Ece,” dedim, sesi tutkulu. “Ne kadar güzel yapıyorsun.”

Ece, gülümsedi, sikimi ağzından çıkardı. “Beğendin mi?”

“Evet, çok,” dedim, sesi neredeyse fısıltı halindeydi.

Ece, sikimi yeniden ağzına aldı, diliyle okşamaya devam etti. Ben de onun bedenini okşamaya devam ettim, bedenimin her noktası onun için titriyordu.

Bir süre sonra, Ece, sikimi ağzından çıkardı. “Şimdi, taşşaklarımı emebilir misin?” dedim, sesi tutkulu.

Ece, gülümsedi. “Tabii.”

Onu yavaşça yatırdım, bedenim onun üzerine eğildi. Ece, benim taşşaklarımı elleriyle tutmaya başladı, bedeninin her noktası benim için titriyordu.

Taşşaklarımı yavaşça ağzına aldı, diliyle okşamaya başladı. Ece, taşşaklarımı emiyordu, bedenimin her noktası zevkten titriyordu.

“Ah, Ece,” dedim, sesi tutkulu. “Ne kadar güzel yapıyorsun.”

Ece, gülümsedi, taşşaklarımı ağzından çıkardı. “Beğendin mi?”

“Evet, çok,” dedim, sesi neredeyse fısıltı halindeydi.

Ece, sikimi yeniden ağzına aldı, diliyle okşamaya devam etti. Ben de onun bedenini okşamaya devam ettim, bedenimin her noktası onun için titriyordu.

Bir süre sonra, Ece, sikimi ağzından çıkardı. “Hazır mısın?” dedim, sesi tutkulu.

Ece, bana baktı, gözlerinde bir ateş yanıyordu. “Evet,” dedi, sesi neredeyse fısıltı halindeydi.

Onu yavaşça yatırdım, bedenim onun üzerine eğildi. Sikim, bedeninin en hassas noktasına doğru ilerliyordu.

Ama o an, Ece birden durdu. “Bekle,” dedi, sesi ciddileşmişti. “Ben… ben hazır değilim, sanırım.”

Anladım, onun bakire olduğunu unutmuştum. “Tamam, sorun değil,” dedim, sakin bir sesle. “Sadece dölümü yutmak ister misin?”

Ece, gülümsedi. “Evet, lütfen.”

Onu yavaşça oturttum, bedenim onun önüne eğildi. Ece, benim sikimi elleriyle tutmaya başladı, bedeninin her noktası benim için titriyordu.

Sikimi yavaşça ağzına aldı, diliyle okşamaya başladı. Ben de onun bedenini okşamaya devam ettim, bedenimin her noktası onun için titriyordu.

Bir süre sonra, sikim patlamak üzereydi. “Ece, hazır mısın?” dedim, sesi tutkulu.

Ece, bana baktı, gözlerinde bir ateş yanıyordu. “Evet,” dedi, sesi neredeyse fısıltı halindeydi.

Sikimi ağzından çıkardı, bedenimin dölü onun ağzına doğru akıyordu. Ece, dölümü yutmaya başladı, bedenimin her noktası zevkten titriyordu.

“Ah, Ece,” dedim, sesi tutkulu. “Ne kadar güzel yapıyorsun.”

Ece, gülümsedi, dölümü yuttu. “Beğendin mi?”

“Evet, çok,” dedim, sesi neredeyse fısıltı halindeydi.

Ece, bana baktı, gözlerinde bir ateş yanıyordu. “Sen de efsane azgındın,” dedi, gülümseyerek.

Gülümseyerek ona baktım. “Evet, sen de öyle.”

Yağmurun sesi, arabanın içinde daha da yoğunlaşmıştı. Ece’nin bedeninin sıcaklığı, benim bedenimi sarmıştı. Ona yaklaştım ve yavaşça öptüm.

“Ne yapacağız şimdi?” diye sordu Ece, sesi meraklıydı.

Gülümseyerek ona baktım. “Bilmiyorum, ama bu gece henüz bitmedi.”

Ece, gülümsedi. “Evet, henüz bitmedi.”