Seminerde tanıştım sert seviyordu

seminer odasına girdiğimde, gözlerim hemen onun üzerinde odaklandı. Uzun boylu, etine dolgun bir kız, odanın arka tarafında duruyordu. Adımlarını yavaşlattım, onu daha iyi görebilmek için. Adı Zeynep’ti, bunu daha sonra öğrendim. Psikolog olduğunu söyleyen bir isim etiketi takmıştı. O anda, onun hakkında her şeyi öğrenmek istediğimi hissettim.

Seminerin konusu beni pek ilgilendirmiyordu, ama Zeynep’in varlığı, her şeyin merkezindeydi. Sunum yapan konuşmacının sözleri, kulaklarımdan akıp gidiyordu. Aklım, Zeynep’in üzerindeydi. Onu izliyordum, her hareketini, her jestini inceliyordum. Etine dolgun vücudu, uzun bacakları ve dolgun dudakları, beni kendine çekiyordu.

Seminerin ardından, kalabalığın arasında onu bulmak için acele ettim. Kalabalığın arasından sıyrılıyor, onu kaybetmemek için çabalıyordum. Sonunda, kahve makinesinin yanında dururken buldum. Kalbim hızlı çarpıyordu, ama kendimi toplayarak yanına yaklaştım.

“Merhaba,” dedim, sesim biraz titriyordu. “Ben Mert. Yazılımcıyım. Sen de psikolog musun?”

Zeynep, bana gülümsedi. Gülümsemesi, yüzünü aydınlatıyordu. “Evet, ben Zeynep. Psikolojiden mezun oldum, ama hala öğreniyorum.”

Sohbetimiz, kahve kupalarımızın buharıyla birlikte ısınmaya başladı. Zeynep’in zekası ve mizahı, beni kendine çekiyordu. Konular, seminerin konusundan uzaklaşarak, kişisel ilgi alanlarımıza kaydı. Zeynep’in psikolojiye olan tutkusu, beni büyülemişti. Ona, yazılım dünyamdan bahsettim, ama o, beni dinlerken, gözlerinde bir parıltı vardı.

Zaman, hızlı akıyordu. Sohbetimiz, saatlerce sürmüş gibi hissettirdi. Zeynep’in yanında olmak, beni rahatlatıyordu. Ona, daha fazla zaman geçirmek istediğimi hissettirdim. “Zeynep, belki… geçebilir miyiz? Bir yerlere, daha sakin bir yere.”

Zeynep, beni şaşırtan bir rahatlıkla kabul etti. “Neden olmasın? Burası zaten sıkıcı olmaya başlamıştı.”

Dışarı çıktık, seminerin gürültüsünden uzaklaştık. Yakınlarda bir park bulduk, ağaçların altındaki bir bankta oturduk. Zeynep’in yanında olmak, beni heyecanlandırıyordu. Ona daha yakın olmak istiyordum.

Elimi, yavaşça onun eline dokundurdum. Zeynep, beni geri çekmedi. Aksine, parmaklarını benimkilerle kenetledi. Kalbim, göğsümden fırlayacakmış gibi çarpıyordu. “Zeynep, seninle olmak… çok güzel.”

Zeynep, bana baktı, gözlerinde bir kıvılcım vardı. “Ben de seninle olmaktan memnunum, Mert.”

O anda, her şeyin doğru olduğunu hissettim. Zeynep’e daha yakın olmak istiyordum, onu hissetmek istiyordum. Onu, yavaşça kendime çekerek, dudaklarıma doğru eğildim. Dudaklarımız, yumuşak bir öpüşle buluştu. Zeynep’in öpücüğü, beni sarhoş etti.

Öpüşmemiz, giderek daha tutkulu hale geldi. Zeynep’in elleri, benim boynuma dolanırken, ben de onun belini kavradım. Onu, kendime çekerek, öpüşmemizi derinleştirdik. Zeynep’in dili, benim ağzıma girerek, beni çılgına çeviriyordu.

Artık, daha fazlasını istiyordum. Zeynep’i, yavaşça ayağa kaldırdım ve onu, yakınlardaki bir otele doğru sürükledim. Oda, loş bir ışığa sahipti, tam istediğim gibi. Zeynep’i, yatağa doğru iterek, onun üzerine kapandım.

Zeynep’in vücudu, benim altımdaydı. Onu hissetmek, beni çılgına çeviriyordu. Elimi, yavaşça onun bluzunun düğmelerine götürdüm. Düğmeleri, bir bir açarken, Zeynep’in göğüsleri, yavaşça ortaya çıktı. Dolgun ve mükemmeldiler.

Ağızımı, Zeynep’in göğüslerine doğru eğdim. Dilimle, meme uçlarını yalarken, Zeynep, inleyerek başını geriye attı. “Ah, Mert… harikasın.”

Ben, Zeynep’in vücudunu keşfe devam ediyordum. Elimi, yavaşça onun eteğinin fermuarına götürdüm. Fermuarı, yavaşça indirirken, Zeynep’in iç çamaşırları, yavaşça ortaya çıktı. Onu, tamamen çıplak görmek istiyordum.

Zeynep’in iç çamaşırlarını, yavaşça çıkarırken, onun vücudu, tamamen benim önümdeydi. Etine dolgun kalçaları, uzun bacakları ve sıkı karnı, beni kendine çekiyordu. Ağızımı, Zeynep’in boynuna doğru eğdim, dilimle onun tenini yalarken, Zeynep, inleyerek benim saçlarımı kavradı.

Artık, daha fazlasını istiyordum. Zeynep’i, yatağa fırlattım, onun üzerine kapandım. Elimi, yavaşça onun bacakları arasına götürdüm. Zeynep’in amcığı, ıslak ve sıcaktı. Parmaklarımı, yavaşça onun içine sokarken, Zeynep, inleyerek başını geriye attı.

“Ah, Mert… harikasın. Daha sert ol, lütfen.”

Ben, Zeynep’in isteğini yerine getirdim. Parmaklarımı, daha sert ve daha hızlı hareket ettirirken, Zeynep, inleyerek benim saçlarımı kavradı. Onu, orgazma ulaşana kadar parmakladım. Zeynep, inleyerek benim adıma seslendi.

“Mert… ah, Mert… harikasın.”

Zeynep’in orgazmı, beni çılgına çevirmişti. Artık, sıranın bana geldiğini hissettim. Zeynep’i, yavaşça çevirdim, onu dört ayak üstüne getirdim. Elimi, yavaşça onun beline götürdüm, onu kendime çekerek, sikimi, yavaşça onun amcığına doğru yönlendirdim.

Sikim, Zeynep’in amcığına girerken, o, inleyerek başını geriye attı. “Ah, Mert… harikasın. Daha sert sik, lütfen.”

Ben, Zeynep’in isteğini yerine getirdim. Kalçalarımı, daha sert ve daha hızlı hareket ettirirken, Zeynep, inleyerek benim adını seslendi. Onu, sertçe sikmeye devam ettim, her seferinde daha derin, daha hızlı.

Zeynep, inleyerek benim saçlarımı kavradı. “Ah, Mert… harikasın. Daha sert sik, lütfen. Seni hissetmek istiyorum.”

Ben, Zeynep’in isteğini yerine getirdim. Sikimi, daha sert ve daha hızlı hareket ettirirken, Zeynep, inleyerek benim adını seslendi. Onu, orgazma ulaşana kadar siktim. Zeynep, inleyerek benim adıma seslendi.

“Mert… ah, Mert… harikasın.”

Zeynep’in orgazmı, beni de orgazma ulaşmama neden oldu. Sikim, Zeynep’in amcığında patlarken, ben de inleyerek onun üzerine kapandım. Ter içindeydik, ama mutluyduk.

Zeynep, beni kendine çekerek, dudaklarıma bir öpücük kondurdu. “Mert, bu harikaydı. Ama…”

Zeynep’in sözleri, havada asılı kaldı. Onu, merakla seyrediyordum. Ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum. Zeynep, bana gülümsedi, ama gülümsemesi, biraz gizemliydi.

“Ama ne, Zeynep?” diye sordum, sesim biraz titriyordu.

Zeynep, beni şaşırtan bir hareketle, yatağın kenarından kalktı. Giysilerini, yavaşça giymeye başladı. Ben, şaşkınlıkla onu seyrediyordum.

“Zeynep, ne yapıyorsun?” diye sordum, sesim biraz endişeliydi.

Zeynep, bana baktı, gözlerinde bir kıvılcım vardı. “Mert, bu harikaydı. Ama ben… gitmeliyim.”

Ben, şaşkınlıkla onu seyrediyordum. Zeynep, giysilerini giymeye devam ediyordu. Onu, durdurmak istiyordum, ama kelimeler, ağzımdan çıkmıyordu.

Zeynep, giysilerini giydi, bana bir öpücük kondurdu. “Mert, bu gece harikaydı. Ama ben… gitmeliyim. Belki, başka bir zamanda.”

Ben, şaşkınlıkla onu seyrediyordum. Zeynep, odadan çıkarken, ben, yatağın üzerinde kalakaldım. Aklım, karmaşıktı. Zeynep, neden gitmişti? Neden, bu geceyi yarım bırakmıştı?

Sorular, aklımda dönüp duruyordu. Zeynep’i, tekrar görmek istiyordum. Onu, tekrar hissetmek istiyordum. Ama, o, gitmişti. Beni, bu odada, bu sorularla baş başa bırakmıştı.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Zeynep’i, aramalı mıydım? Onu, tekrar görmek için uğraşmalı mıydım? Yoksa, bu geceyi, bir anı olarak mı bırakmalıydım?

Sorular, aklımda dönüp dururken, ben, yatağın üzerinde kalakaldım. Zeynep’in kokusu, hala odada asılıydı. Onu, hissediyordum, ama o, gitmişti.

Bu gece, nasıl bitecekti? Zeynep, tekrar dönecek miydi? Yoksa, bu, bir veda mıydı?

Sorular, aklımda dönüp dururken, ben, yatağın üzerinde, Zeynep’in kokusu eşliğinde, geceyi geçirmek zorunda kaldım.